Haberler

Çiğdem: Anadilim Zazaca, Benim İç Serzenişim

Zazaca’nın sonraki kuşaklara aktarılmasında sivil toplum örgütleri ve bireysel çabaları kıymetli bulduğunu belirten Çiğdem Kılıçgün - Uçar, “Anadili haklarının sağlanmasında asıl sorumluluk devletin” diyor.
-  A  +

“Anadili mücadelesi şöyle önemli: Kendimden örnek vererek söyleyeyim. Bazen iki dünyam olduğunu düşünüyorum. Sizin yaşamı anlamlandırdığınız iki dil var. Biri çocukluğunuzun dili, biri de bugünün dili, Türkçe.

“Dolayısıyla bazen iki tane Çiğdem var. Çocukluğundaki Çiğdem’le yetişkin Çiğdem’i buluşturmaya çalışıyor ruhum. Çünkü ruhumda iki dil, iki ayrı dünya var.

“Aslında, herkes açısından bütün toplum açısından durum bu. Bunu bir tek yaşayan ben değilim.

“Tüm bir sistem açısından düşünün. Bugün yaşadığımız anlamlandırdığımız, biçimin hepsi aslında bugün yok saydığımız anadilleri, kültürler ve inançlar üzerine yükseldi. Bu alt katmanları çekerseniz, bugün üstüne oturdunuz üst katman hiçbir anlamı kalmaz.

“Anadilin yok edilmesi, sonraki kuşaklara aktarılmaması, geçmişsiz bırakmaya, hali ile de geleceksiz bırakmaya da götüren bir şeye dönüşüyor…”

Anadilin etkisini yaşantımıza bu cümlelerle özetleyen kadın, Çiğdem Kılıçgün - Uçar.

Zazaca’nın kullanım alanlarının yaygınlaşması ve sonraki kuşaklara aktarılması için mücadele eden dil hakları savunucusu Çiğdem, anadili haklarının sağlanmasında devletin sorumluluğunu hatırlatıyor.

“Her ortamda Zazaca konuşmaya çalıştım”

Çiğdem anlatıyor.

“Ben aslında kendi anadilimle büyüdüm.  İlkokul ikinci sınıfa kadar, annemin köyündeydim, orada Zazaca konuşuluyordu. Zazaca'yı anlıyordum fakat konuşamıyordum. Sadece anlayan ancak cevap veremeyen pozisyondaydım.

“Ortaokul, liseye geldikten sonra bilincim açıldı. Türkçe dışında bir dil daha bildiğimi fark ettim. Hani farkında olmadığım bir dille uzun bir dönem hayat geçirdiğimi söylesem yerinde olur. Yani kendi anadilimin farkında değildim.