"(...) Babamın, yeni tanıştığı insanlara sorduğu ilk soru, “memleket neresi?” sorusudur. Onun için memleket kişinin doğduğu yerdir. O yüzden ben de “memleketim Divriği” derim, Anadolu’nun orta yeri. Küçük yaşta ayrılmama rağmen Divriği’nin, köyüm olan Armutak’ın havasını, suyunu, güneşin sıcaklığını, ılık ılık esen rüzgarını benliğimin yapı taşları arasında tüm canlılığıyla hissederim hala. Divriği benim memleketim, doğum yerim. Dedelerim, ninelerim bütün akrabalarım o topraklarda doğmuşlar, Sivas’ın, Divriği’nin muhtelif köylerinde. Babam Armutaklı, annem Odurlu. Oradaki mezarlıklarda yakınlarımdan bazılarının kemikleri gömülüydü, bir kısmı sökülüp yok edildi veya üzerlerine ev, bahçe yapıldı. Bazılarının ise mezarı yok oldu; bedenen de ruhen de göçüp gittiler iz bırakmadan veya yüreklerdeki izlerini silinmez kılarak. (...)" (Sayfa 3)